OTUR OTURDUĞUN YERDE EY GÖNÜL
Yeter oldu artık yaptığın bana
Otur oturduğun yerde, ey gönül!
Kaç kere: “Haddini bil!” dedim, sana
Otur oturduğun yerde, ey gönül!
Bu sevda yolları aşılmaz dağdır
Payına düşecek viran bir bağdır
Hayalindeki çağ, çok eski çağdır
Otur oturduğun yerde, ey gönül!
Şakısan neşeyle, coşkuyla her gün
Dut yemiş bülbüle dönersin bir gün
Yârin kapısından, olursun sürgün
Otur oturduğun yerde, ey gönül!
Düşün, ''Davul bile dengi dengine''
Bir anda inersin; yerin, engine
Aldanma havanın açık rengine
Otur oturduğun yerde, ey gönül!
Sakın ha, sözümü yabana atma
Beni de düşürüp, pazarda satma!
Yorganın çok kısa, uzanıp yatma
Otur oturduğun yerde, ey gönül!
Usandım, bu defa seni çekemem
Bağrıma bin dert daha ekemem
Senin için ele boyun bükemem.
Otur oturduğun yerde, ey gönül!
28 / 01/ 2008 İstanbul 01.30
Mustafa Usta
Çok çektim bu deli gönlün elinden.
Bu defa tembihledim. Bakalım, hayırlısı...
Yine söz dinlemez, kendi bildiğini okursa, bizim diyeceğimiz tek söz kalıyor: '' Kendi düşen ağlamaz.''