admin
(SA)
|
|
Konu-126 |
: %30 |
Mesaj-5 |
: %9 |
|
İSTANBUL |
Erkek Yaş:52 |
Yazar |
|
|
Dr. Kadir ÖZDAMARLAR*
.
DEVELİ MUSİKİ HAYATINA GENEL BİR BAKIŞ
GİRİŞ
Develi Kayseri’ye bağlı, Orta Anadolu’nun en gelişmiş kazalarından biridir.Merkeze bağlı üç kasaba ve elli köyü bulunmaktadır. Bugün merkez nüfusu elli binin üzerindedir.
Kazanın tarihi çok eskidir. Hitit, Roma, Bizans, Selçuk, Beylik ve Osmanlı dönemlerine ait kültürüne ait birçok tarihi eserler uzun yılların ihmalkârlığına rağmen mevcuttur.
1962’lere kadar Fenese ve Everek mahallelerinde Türkler ile Ermeniler;1924 yılına kadar Reşadiye (Ayakostan) mahallesinde Rumlar bulunmaktaydılar.Rumlar 1924 yılında Yunanistan’a göçürülünce Rumeli’nden gelen Türk göçmenler buraya yerleştirilmişlerdir. Böylece Develi’nin bugünkü nüfusunu; asıl Develiler, Bulgaristan ve Yunanistan muhacirleri ile Batum ve Artvin’den gelip (1293/1878muhacirleri)yerleşenler oluşturur.
Develi’nin Tomarza sınırındaki Köseler Köyü’nde Avşarlar, vardır. Adana sınırındaki köyler ise Varsak Türkmenlerindendirler. Çadıryeri ve Derebaşı Köyleri Kürt, Çomaklı , Çukuryurt , Hoşça, İncesu, Gazlıgömedi, Karacaören köyleri ise karışıktır.
Görüldüğü gibi Develi ve köyleri;hem maddî hem de insan unsuru bakımından zengin ve dolayısıyla zevkli bir kültür birikimine sahiptir.
Develi ve civarının bu zengin ve zevkli kültürünün önemli bir bölümünü de musiki hayatı teşkil eder.Ancak bu konu müstakil olarak bugüne kadar bizim bazı çalışmalarımızın dışında ele alınmamıştır.Ancak Kayseri türküleri değerlendirilirken konuya kısmen temas edilen çalışmalar da vardır.
Ünlü bestekar Ahmet Gübgüboğlu ile ünlü derlemeci Ahmet Şükrü Esen;Cumhuriyetin ilk yıllarında Develi’de bulunmuşlardır. Ahmet Şükrü Esen’in dağınık derlemelerinde Develi türkülerinin ilk izlerini buluyoruz.
Aslında Kayseri ve çevresi türküleri bir plân dahilinde, 1926 yılından itibaren heyetlerce, konservatuarlarca ve edebiyat fakültelerinin dil çalışmaları için derlenmiştir. Şimdiye kadar Kayseri ve bölgesinden 67 halk türküsü, 12 oyun havası derlenmiş,derlenen türkülerin 45 tanesi, oyun havalarından da 9 tanesi, TRT repertuarına alınmıştır.Bu türkülerden bazıları Develi’ye aittir.
Ali Rıza Yalgın’ın 1928 yılında Develi’nin Zamantı Havzasında bulunan köylerden derlediği türküler ve öğütle ile 1941 yılında Kayseri bölgesinde derlemelerde bulunan Muzaffer Sarısözen ve Alman Coğrafyacı Gerhard Bartsch’ın Erciyes Tekir yaylasında Saçıkaralı aşireti ve Develi Türkmenlerinden yöre ve suya koyun indirme ezgilerini derlemelerini hayırla anmalıyım.Bu çalışmalar yanında kısmen yayınlanmamış olmakla beraber HAGEM’in Develi yöresindeki alan çalışmalarını da unutmuyoruz.
Görüldüğü gibi Develi ve civarının musiki hayatı hakkında elimizdeki bilgiler ancak 100- 150 yılı kaplamaktadır ki çoğu sözlü bilgilerdir. Elimizde sözlü bilgilerin, taş plakların ve bazı fotoğrafların yanında konumuzu derinlemesine incelememize yardımcı olacak pek az yazılı bilgiye sahibiz . Kaldı ki bu bilgiler de son derece dağınıktır . İkinci defa tarafımızdan bu konu genişletilerek bir bütünlüğe kavuşturulmaya çalışılmıştır.
B. Develi Halk Müziğinin Genel Karakteri
a.Yayıldığı Alan
Tesbitlerimize göre Develi ve civarında derlediğimiz türküler altmış dörttür. Bu türkülerin bir kısmı otantik olarak Develi’ye, bir kısmı da Develi – Tomarza – Bünyan , Develi – Adıyaman , Develi – Ankara - Bolu , Develi – Niğde – Aksaray - Konya ve Adana hatlarında söylenen türküler olduğu görülmüştür.
b.Kaynakları
Türk halk musikisinin iki büyük kaynaktan beslendiği genelde kabul görür:1-Âşıklar , 2- Türkü yakıcılar.
Develi’nin şüphesiz en ünlü aşığı Âşık Seyrânî’dir. Bugüne kadar Seyrânî’yi oluşturan şartlar hiç incelenmediği için, 19. yy’ın ortalarına kadar Develi’de âşıklık geleneği hakkında bilgimiz yoktur. Seyrânî‘den sonra Madazılı Derviş Osman , Ali Celalettin Efendi, Âşık Ali Çatak, Fezai, Hafız Mehmet, Kadir Yücel, Ozan Molla, Ömer Develioğlu, v.d. gibi âşıklarımızı biliyoruz.
Seyrânî on iki telli saz kullanmış ve şiirlerini kısmen bu sazıyla çalıp söylemiştir. Hatta şöhretli âşıkların Seyrânî ’nin şiirleriyle fasıllarına başladıklarını biliyoruz.Tespit edebildiğimiz kadarıyla bugüne kadar Âşık Seyrânî’’nin şiirlerinden 20 tanesi bestelenmiştir.Bunlardan 19 tanesi ilâhi, bir tanesi ise şarkı formundadır. Kandillerde cami ve evlerde sıkça söylenmiş ve söylenmektedir.Ayrıca bazı şiirleri de oyun havası formunda olmalı ki Şanlıurfa yöresinde inceleme imkânını bulamadığımız ‘Seyrânî’ adında bir oyun mevcuttur.
Elimizde bulunan bir cönkte, Âşık Derviş Osman’ın beş şiiri vardır.Bunlardan ikisi ramazaniyedir. Öyle zannediyorum ki bu şiirler bugün yıkılmış olan Halâsiye Medresesi öğrencilerinden biri tarafından, kendilerine öğretilirken yazıya geçirilmiştir.Bunlar ‘neylersin’ve ‘ gayrı’ redifli uzun şiirlerdir.Âşık Ali Çatak’ın ise bir şiiri bestelidir.
Bu âşıklarımızın besteli şiirleri yanında Karacaoğlan’ın, Âşık Sıtkı’nın, Borlu Kuddusi Baba’nın, Niyazi Mısrî’nin ve Fuzûlî’nin şiirleri de Develi ve civarında çok okunmuş ve çalınıp söylenmiştir.1970’lerde Seyyid Şerif türbesinde bulduğumuz, bir torba içerisinde bırakılan yazma ve basma kitaplar arasındaki belgeleri araştırmamız bu görüşümüzü doğrulamaktadır. Adana sınırındaki Varsak köylerinde hâlâ Karacaoğlan’ın şiirleri de okunup söylenmektedir.
Develi’de dinî musikinin temelini yakın zamanlara kadar Âşık Seyrânî’nin ilâhileri teşkil etmiştir.Bunlara, bugün tam tespit edilmemekle beraber; Everek Halasiye Medresesi müderrislerinin ilâhileri ile Kadirî, Rifaî ve Nakşibendi tarikatına mensup âşıklarınsa ilahileri her halde önemli olmalıdır.Yine Develi’de derlenmiş olan ve kütüphanemizde bulunan bir cönkte ‘Vefat-ı Nebi’,’Vefat-ı Fatımatüzzehra’ şiirleri de Develi’de dinî musikinin zenginliğini gösteren örneklerdir. Ayrıca ünlü âşk hikayelerinden Arzu ile Kanber hikâyesinden kopma:
Ben pınara varmadım
Elim yüzüm yumadım
Dinim imanım Arzu’m
Ben bilezigi çalmadım
türküsü çok yaygındır Ayrıca Kerem ile Aslı hikâyesinden kopma:
Aslım göçmüş mekanından yurdundan
Benim garip kalışıma ne dersin
diye başlayan türkü halen söylenmektedir. Meşhur Genç Osman Destanı kahramanı olan Genç Osman’ın Develi’li olduğu rivâyet olunur. Develi’de bu destanı varyantı da derlenmiştir.Bu eski türkülerin yanında bir de efsaneli türkü vardır,Ağgelin
Sabahtan uğradım ben bir güzele.
Güzel ağlatmadı güldürdü beni.
diye başlayan türkü aslında Karacaoğlan’ın bir koşmasının çeşitlenmesidir. Bu uzun türkü özellikle düğünlerde gelinin evinden çıkması sırasında davul eşliğinde usta zurnacıların üfledikleri vazgeçilmez bir türküdür. Zaman zaman özellikle Zamantı havzasındaki köy düğünlerinde, saz çalan çalgıcıların Kozanoğlu türkülerini, Kerem ile Aslı hikayelerini anlatıp söylediklerini bizzat görmüşümdür.
Develi merkezinde, özellikle kapalı mekânlarda hanımlar tarafından söylenip oynanılan bir türkü daha vardır ki o da Köroğlu hikayelerinden kopma ‘Eyvaz’ türküsüdür Eyvazın gümüş bıçağı
Yere dökülür saçağı
Eyvaz yiğitler koçağı
Ay han Eyvaz can can Eyvaz
Gerdan beyaz aman aman
Yukarıda görüldüğü gibi, verdiğimiz örnekler, Develi’de âşıklık geleneğinin bir hayli eski olduğunu göstermektedir.
Türkü yakıcılar ise ;Develi yöresinde ağıtlarıyla meşhurdurlar. Develi’de icra edilen türküler genelde merkezde hanım ağzı, köylerde ise; erkek ağzıdır. Ancak türkü yakıcılar yanında, türküleri taşıyıcı ve yayıcılar da önemlidir.
TRT Repertuarında kayıtlı yedi türkü mevcuttur. Bu türkülere Adnan Türközü, Ahmet Korkmaz, Emin Aldemir, Hasan Akalın ,Yaşar Deniz ve Yusuf Dağdelen (Seyrânî Hoca),Mehmet Delihaliloğlu, Ali Gezgeç kaynaklık etmişlerdir. Başta Kayseri yöresi türkülerinin bir çoğunu olduğu gibi Develi yöresinden de: Erciyes’ten kar geliyor, Mehmet Bey (Ağıt), Ağ Gelin, Seyrânî Baba, Kozanoğlu gibi türküleri ilk defa plağa okuyan Ürgüp’lü Refik Başaran ile Avanoslu Selahattin’i anmalıyız.
Bunlar dışında TRT repertuarına girmemiş ama Develi yöresinde çalınıp söylenen türkülere kaynaklık eden şu isimleri tespit ettik.Yukarıdakilerin yanında Ali Gül, Arife Özdamarlar. Ayşe Aras, Cemal Pakne ,Cuma Gürbüz,Elmas Karatan, H.Hasan, İbrahim Orhan, Kadir Ağa, Kürtüncü Şakir, Orhan Akpınar, Perihan Karatan , Talibi Coşkun v.b.
Bu kaynaklardan birçok derlemeci, türküler derlemişler ve çoğu da yayınlanmıştır. Biz de sahada derlemeler yaparak bu konuda daha yakın zamanlarda geniş bir araştırma yapmıştık. Ancak bugüne kadar yapılan derlenen 20.000’e yakın türkünün katalogları olmadığı,TRT repertuarındaki 7000’e yakın türkünün de karşılaştırılmalı ve varyantıları ile beraber tenkitli bir çalışması yapılmadığı için belki Develi’de sıkça söylenen türküler pek az ses ve söz farklarıyla başka yörelerde de söylenmektedir. Türküler anonim olduğuna göre bu oluşumlar da tabidir.
Develi yöresini gerek halaylarda gerekse kırık havalarda oynanan otantik oyun özellikleri üzerinde bir tek kalem oynatılmamıştır. Ancak şahsî gözlemlerimi buraya aktarmak istiyorum:
Develi türkülerinin en iyi oynayanlardan gördüklerimin başında Kabakçının Duran gelir.“Çubuk uzun kehribar” türküsünü çaldırır ve kaşıkla oynardı. Uzun boyu, elindeki kaşıkları hünerli vuruşu ve ahenkli topuk vuruşları, vücut hareketleri, ani duruşları ile seyredenleri kendinden geçirirdi. 1976 yılının yaz aylarının birinde ilk defa canlı yayın yapan TV geldi. Develi için o gün ayrı bir heyecan kaynağı idi. Kahveye gittim. Baktım K. Duran Amca dolu olan kahvenin arka direklerinden birinin yanında oturuyor. Ben de sessizce arkasına oturdum. Ekranda Bedia Akartürk meşhur Konya oyun türkülerinden “Aslan Mustafam” türküsünü okumaya başladığında; öyle heyecanlandı ki ağlıyordu. Eğer kahvehanede emsalleri ağırlıkta olsa kaşıklarını alıp orada oynayacaktı. Böyle bir heyecan adamıydı.
İkinci güzel oynayan kişi Kozan’ın Kazım’dır. 1967 yılında oğlunun Ankara’da yapılan düğünündeki; merhum Zekeriya Bozdağ’ın çalıp söylediği “Çek deveci develeri engine aman” ile “Kozanoğlu” türkülerindeki nefes kesen oyunu hâlâ anlatılan canlı hatıralardandır.
Üçüncü olarak Teyzem Fatma Erciyes’ten bahsetmek istiyorum. 1970’lerde (o zaman 65 yaşında idi) dayızâdemin ev düğününde, bir ağabeyin nicasiyle oynamak üzere kaldırıldı. O ağabey de teyzeme istirak etti. Bir ağabeyin de sazla çalıp söylediği aslen Sille’ye ait olan ancak Develi Zile’ye mal edilen “şu Zile’den gece geçtim ölmedim gelin”türküsünü oynayışlarındaki mükemmelllik oradaki tüm Develileri duygulandırmışlardı. Oyun şöyle: Teyzem önde. Sağ elinde mendil. İki el sağ tarafa hafif eğik bir biçimde yukarı kalkmış. Sağ ayak ilerde, sol ayak arkada topuk üzerinde.
Saz çalmaya başlayınca eller hafifçe aşağı yukarı iki defa sağa, iki defa sola aşağı yukarı hareket ediyor. Topuklar üzerinde hareket ediliyor. İkinci dörtlüye geçerken; yavaş yavaş sol eli zarifçe bel üzerine koyuyor sağ el yukarıdaki ritmik harekete devam ederken, bu sefer sağ el bele doğru gidiyor, sol el yukarı kalkıyordu. Bu el hareketlerini de ayak ve topuk oyunları tamamlıyordu.
Ayrıca Develi’de uzun müddet sünnet merasimlerini ellerinde tutan ve Çukurova’dan gelen Abdalları unutamayız. Davul zurna eşliğinde; içlerinden bir erkek, kadın kılığına girer (zenne) ve öyle oynardı. Ayrıca tek parmağı üzerinde yorgan ve büyük sini çevirmeleri sünnet düğünlerine ayrı bir heyecan verirdi.
Elbette Develi’de güzel oynayanlar bunlar değil. Bu konu üzerinde daha uzun durulabilir. Ancak bu konumuzun sınırlarını zorlayacağı için şimdilik kısa tutuldu.
Develi türkülerinin kaynakları ,dinî günler, ölümler, aşiret çatışmaları ,erkek oturmaları,düğünler,bağ bozumu ve mesire yerlerine yemekli gezilerdir.1955’lere kadar Argıncık ve Yazıbağ’da sergilik zamanında (Ağustos ayı), davetlilerle beraber menteş yemeği, sırasında ve yapılan ciritlerde musikinin yeri farklıdır.
Mekan olarak düğünlerde geniş sofalar, gençler arasında bağ ve bahçeler ,aile arasında Elbiz Köşkpınar, Kösekavak, ilbe şekilleri gibi mesire yerleri ve yeşilin bol olduğu dönemlerde su kaynakları, bol olan bahçeler yetişkin insanlar arasında:misafir odaları,çocuklar için; sokaklar, boş arsalar,dinî musikide de camiler, mescitler, medreseler kullanılmaktadır.
Bilhassa Elbiz ve Köşkpınar gibi mesire yerlerinde,değişik zamanlarda yemekli oturmalarda takım çalgılar; herhalde insanlara çok zevkli anlar yaşatmışlardır.İkindi üzeri İlbe şekilerinde (Fatih mh.sinde )ve Dere mh ‘sindeki değirmen damında Yusuf Dağdelen (saz), Cemil Özgen (ud) ikilisinin birlikte yörenin türkülerini güzel çalıp söylemeleri bugüne kadar anlatılan hatıralardandır.
Kadın çalgıcılardan Yaylı namıyla anılan Emine Hanım’ın tef eşliğinde söylediği :
... Oğlan yaylı kız yaylı
Asker oldum ben gayrı
Ben askere gidiyom
Helalleşelim gayrı
diye başlayan türküleri önemlidir. Bugün belki gülünecek ama, eskiden kapalı mekânlarda yapılan düğünlerde, şayet kadın tefçiler yoksa erkek çalgıcılardan faydalanılırdı. Garib olan erkek çalgıcılar sofanın bir köşesine oturtulur, önlerine de bez çekilirdi. Amaç erkek çalgıcılar, hanımlardan kimin oynadığını görmemeleridir. Bir tür haremlik-selâmlık. Kaldı ki bu çalgıcılar yılların deneyimi ile kendilerinden çalınıp söylenmesini istedikleri türkülerden, hangi genç kızın veya hangi hanımın oynamak üzere olduğunu bilirlerdi.Bazen sigara içmek bahanesiyle beyaz perdeden sigarayla bir delik açarlardı. Şayet çalgıcılar Ermeni ise; perde kalkardı. Onlar mahrem sayılmazdı. Bu sebeple Kör Onnik ile Ohsan Dudu ikilisi tercih edilirdi.
Ancak Develi’den bestekâr bugüne kadar çıkmamıştır. Ancak bunlardan Cemil Özgen’in bazı gazel çalışmaları olduğunu kendinden dinlemiştim. Bunlardan ikisinin, bir İstanbul ziyaretinde Hafız Burhan’la tanıştırıldığını ve iki gazelinin H.Burhan tarafından, haberi olmaksızın plâk yapıldığını anlatmıştı30. Âşık Seyrânî’nin şiirlerini yöremizde en güzel çalıp söyleyen Yusuf Dağdelen Hoca’dır ki bu meziyeti dolayısıyla kendisine Seyrânî Hoca denmiştir.
Yöremizin türkülerini, mevcut sazlar eşliğinde en iyi icra eden ve türkülerimizin önemli taşıyıcı unsurları olan müslim ve gayrı müslim sâzendeler ve hanendelerden de bahsetmek gerekir. Zira türkü yakıcılar yanında, türküleri taşıyıcı ve yayıcılar da önemlidir.
Kadınlardan: Yukarı Develi’de; Çarkçının Elmas, Döne, Everek’te:‘Yaylı’ namıyla anılan Emine, Bekçinin Şerif Ermenilerden ise; Ohsan Dudu, tef çalmışlardır.
Erkeklerden ise saz çalanlar; Âşık Seyrânî, Paşaların Cemil Develioğlu, Yusuf Dağdelen, udda: Cemil Özgen, Çaylıcalı Herami, Topal Hamza, Rüştü Efendi, davulda; merkezde Tüysüzün Duran, Yukarı Develi’de; Behçet Odacı, Çomaklı’da Mustafa, Soysallı’da Hasan Ağa, tefte; Onnik Usta, zurnada; Aygözme’li Ali ve Çaylıca’lı Kazım kemanda: Cılar Usta hemen akla gelen usta sâzendelerdir.
Davul ve zurna halen egemenliğini korumakla beraber, salon düğünleri bugün orkestraya dayandığı için diğer sazlar genelde köy düğünlerinde varlığını sürdürmektedir.
Develi düğünleri denince daha yakın zamanlara kadar, hemen akla Dınının Hacı namıyla anılan kişi gelir. Mesleği soğuk demirciliktir. Ancak kara sevdanın penceresinde yarı meczûb hâle gelmiştir. Düğünlerin vazgeçilmez kişisidir. Onun bilhassa “Çanakkale ve İstiklal Harbi”ni elinde fötr şapkası ile tek başına tasvir etmesi, düğüne bir heyecan kaynağı olurdu.
İhtilaller, Develi’nin de sosyal hayatını değiştirmiştir. Okul bandoları yanında düzenli ve resmi bando Develi Belediyesi tarafından 1961 yılında Cudi Bey şefliğinde on iki kişilik bir ekip olarak kurulmuştur. Düğünler de bu bando eşliğinde yapılmıştır.Fakat yürümemiş ve iki yıl sonra bando dağılmıştır. Eşyaları da kaybolmuştur. Develi’de ilk toplu dans da Kadri Bey’in sinemasında 29.10.1960 tarihinde kaza yöneticileri ve ileri gelenleri tarafından Cumhuriyet Bayramı vesilesiyle verilen baloda yapılmıştır.
2.BÖLÜM
Halk Müziği Çalgıları
Develi’de değişik mekânlarda kullanılan sazları şöyle verebiliriz:
1-Telli Sazlar: Ud, cümbüş, kanun ve saz.
2-Yaylı Sazlar: Keman.
3-Nefesli Sazlardan Dilli Üflemelilerden: Zurna, kamışlı olanlardan ise değişik yörelere göre kaval çeşitleri.Bunlar yanında kayısı çekirdeğinden, gazoz kapaklarından, kabak teveklerinden ve söğüt, kavak dallarından çıkarılan düdükler.
4- Ritim çalgılarından vurmalı olarak: Davul, darbuka( dümbek ), tef, leğen, tepsi ve bakraç, çarpmalı olanlardan ise; kaşık, zilli maşa kullanılan sazlardır.
Bu çalgılardan en yaygın olanı davul ve zurnadır. Özellikle sabah erkenden düğünlerde çalınan (vurulan) tan davulu (seher davulu), geleneksel növbet davulunun günümüzde uzantısıdır. İmkânlı aileler takım sazı tercih ederler ki bu takım: ud, kanun, keman, klarnet, tef veya darbukadır.genelde merkezde saz ve ud eşliği tercih edilirdi.
Değişen sosyal şartlar sebebiyle bugün düğünler merkezde salonlarda orkestra, köylerde ise; dışarıda davul-zurna, odalarda da; cümbüş ve darbuka eşliğinde yapılmaktadır.
3.BÖLÜM
Develi Halk Müziğinde Türler
TRT repertuarında Develi’ye ait şu türküler mevcuttur.
Bunlar dışında tespit ettiğimiz türkülerin tam listesini ise ilerde vereceğiz.
Bu türkülere baktığımızda usullü türkülerin başında:1-Aslım göçmüş mekanından, 2- Ben pınara varmadım, 3- Bastım iğdenin dalına 4-Deve yüksek atamadım, ‘Şu Zile’den gece geçtim’ v.d. gelir.
Usulsüz, olanlardan, bozlaklardan; Ala geyik gibi boyun sallarsın, Birader (Seyrânî’den ), Atım kalk gidelim Halephane’den (Karacaoğlan’dan ), Everek Dağı v.d. gibi söylenir.
Halk oyunları bakımından incelersek; geniş alanlarda halaylar ve karşılamalar öne çıkar. En önemli iki türkülü halay vardır:
1-Kaleden kaleye şahin uçurdum,
2-Develi-Bünyan yöresinde meşhur olan; Karanfilim burçta burçta halayı, ayrıca erkekler arasında yumruk oyunu (=sinsin) oynanır. Bu oyun sırasında davul-zurna eşliğinde icra edilen sözsüz müzik de önemlidir.
Dar alanda ise çiftetelliler, kaşık oyunları ve azda olsa kasap oyunları oynanırdı.Kaşık oyunlarında bilhassa 1-Bastım iğdenin dalına 2-Çubuk uzun kehribar 3-Deve yüksek atamadım türküleri önem arz eder.
Hanımlar arasında ise; 1-Çorap çektim dizicek,2-Hörtlek duvar uçuyor, 3-İlibeden
koşuştular, 4-Kız Saçların Filfili, 5-Milli Gelin Olmuş, 5-Şu Zile’den gece geçtim türküleri
Yine bunlardan ‘Deve Yüksek...’, ‘Karanfilim Burçta..’, ‘Eski Libas...’ türküler pastoral, ‘Eski Libas...’didaktik unsurları taşıyan türkülerdir.
Genelde Develi türkülerini makamsal incelersek Hüseyni, Hicaz, Uşşak ve Kürdi makamlarında olduğu görülür.
Konu olarak bu türkülerde, merkezde sevgi, gurbet ve mizah ön plandadır.Köylerde ise yiğitlik, aşiret kavgaları kıskançlık ve geçimsizlik ana konulardır.
Türküler icra edilirken genelde Kayseri tezenesi kullanılır. Tarama mızrap esastır. Ama, söyleyişte Orta Anadolu ağzı hakimdir.
SONUÇ:
Görüldüğü gibi Develi’de musiki hayatı zenginlik bakımından küçümsenemez. İç Anadolu’yu Çukurova’ya bağlayan yol üzerinde olması, eski ticaret yollarının burada geçmesi, Erciyes Dağı ve Harmancık yurdu merkezli aşiret kavgaları, düzenli ve dengeli bir hayat ile eğitime verilen önem bu zenginliğin sebepleri sayılabilir.Develi ve çevresinden derlediğimiz 25 ağıtı bu konumuzun dışında tuttuk.
Gönül Develi ve köylerinde derlenen ağıtlar da dahil otantik ve yaygın türkülerin derlenmesini, notaya alınmasını ve bunların karşılaştırmalı olarak ayrı bir kitapta toplanmasını arzu ediyor.
Otantik beş türkünün sözlerini ve derleyebildiğimiz türkülerin listesini, Develi musiki hayatına belge olan bazı fotoğrafları vererek konuyu tamamlamak istiyorum
DEVELİ TÜRKÜLERİNİN LİSTESİ
TÜRKÜLER
-1-
Çorap çektim dizicek gelin gelin gelin
Gel gidek bize gece yar
&Hop cilveli bir gelin
Yavaş yavaş gel beri
Gerdanından akan teri
Koy kadehe ver beni
Ah Ölüyorum yanıyorum
Yandırma gelin beni
Çorap milinen olur gelin gelin gelin
Sevda sırrınan olur yâr
Hop cilveli bir gelin
Yavaş yavaş gel beri
Gerdanından akan teri
Koy kadehe ver beni
Ah Ölüyorum yanıyorum
Yandırma gelin beni
-2-
Bastım iğdenin dalına
Dal kırılıverdi aman hey
Öper iken ısırıverdi
Yâr darılıverdi aman hey
Oğlan gadan alayım alayım
Seni nerde bulayım bulayım
Aygösten’den bir yar sevdim
O da Urum gelini aman hey
El bilmezse sen de mi bilmen
Garip garip halimi aman hey
Oğlan gadan alayım alayım
Seni nerde bulayım bulayım
Ben atımı nalladırım
Okka da nalınan aman hey
Ben yarimi oynatırım
Çiftede zilinen zilinen
Oğlan gadan alayım alayım
Seni nerde bulayım bulayım
-3-
Karanfilim muşta muşta
Aklım aldın bir bakışta
Ya inişte ya yokuşta
------------------------
Ah Eli karanfilli gelin
Başı deste güllü gelin
Karanfil oylum oylum
Geliyor selvi boylum
Selvi boylum gelirken
Şen olur benim gönlüm
Ah Eli karanfilli gelin
Başı deste güllü gelin
Karanfilim var duvarda
Bir yâr sevdim hovarda
Olursa hovarda olsun
At oynattım Köşkpınar’da
Ah Eli karanfilli gelin
Başı deste güllü gelin
-4-
Erciyesten kar geliyor
Al yanaktan ter geliyor
Gelin Ayşem sele gitmiş
O da bana ar geliyor
Aman dağlar duman dağlar
Kaynatası yaman dağlar
Erciyesin başı dölek
Yağar yağmur gölek gölek
Gelin Ayşem sele gitmiş
Al yanakta kırpma gelek
Aman dağar duman dağlar
Kaynatası yaman dağlar
-5-
Kız saçların filfili yâr yâr yâr aman
Nerden aldın bu dili ninna yavrum ninna yâr
Bu dil buranın değil yâr yâr yâr aman
Oynar omuz başların ninna yavrum ninna yâr
Kız ne uzun saçların yâr yâr yâr aman
Oynar omuz başların ninna yavrum ninna yâr
Seni alır kaçarım yâr yâr yâr aman
Öldürür kardaşların ninna yavrum ninna yâr
Kız saçların iki kat yâr yâr yâr aman
Birini de bana sat ninna yavrum ninna yâr
Git anandan izin al yâr yâr yâr aman
Bir gecede bizde yat ninna yavrum ninna yâr.
1933. Elbiz’de Öğretmenlerin Sazlı Sözlü Bir Muhabbeti
1940. Develi PTT Memurları Köşkpınar’da.
1984. Develi Lisesi Folklor Ekibi “Bastım İğdenin Dalına”
Oyunu Oynarken.
Tarihi tespit edilemeyen bu fotoğrafta Develi eşrafı bir toplantıda.
Yıl 1933- Develi’li Öğretmenler Köşkpınar’da.
Yıl 1979- 1.Seyrânî Seminer Şenlikleri’nde Develi Türküleri için iki kaynak; Soldan Sağa: 1-Yusuf Dağdelen 2-Bağlamacı Herâmi
Alıntıdır... ***Kaynak***
Facebook'ta paylaş
Sitemizde Bulunan Alıntı, Makale, Şiir vb. Bütün içerikler Tamamen bilgilendirme Amaçlıdır. Sitemiz Bu içeriklerden Hiç Bir Şekilde Kar Amacı Gütmemektedir.
Bu yazının Yayın İlkelerini İhlal ettiğini düşünüyorsanız,İletişim den Bize bildiriniz...
En Kısa Sürede Size cevap verilecektir.
27 Aralık 2009 Pazar 00:40:44 tarihinde admin tarafından düzenlendi
Puan ver...
|