Sırat köprüsü değil mi ey kul kıldan ince Gönül yıkmadıysan geç sen sıratta güzelce Yıktı isen gönül ah aldınsa sen kendince Sırat bil kıldan ince düşersin yeterince
Sırat Kıldan İnce Düşersin
Sırat köprüsü değil mi ey kul kıldan ince Gönül yıkmadıysan geç sen sıratta güzelce Yıktı isen gönül ah aldınsa sen kendince Sırat bil kıldan ince düşersin yeterince
Hakkın olmayanı sen alma ha önün sıra Ecel vakti gelince azabınla çağıra O anda sen olursun bak inan bahtı kara Sırat bil kıldan ince düşersin yeterince
Beklemezsin edeple utanmazın adamı Rahman alır senden o çıkan feryadı ahı Sızlanırsın ah ile dersin acı eyvahı Sırat bil kıldan ince düşersin yeterince
Yaptığın zulüm gitmez ise senin ağrına Kim gelir kötü günde dermansız o çağrına Hançer değsin dermansız lanetli o bağrına Sırat bil kıldan ince düşersin yeterince
Sende nefret gönlünde gitmez baki oldukça Merhameti gönlünde yıkmadan durmadıkça Çığlıkları sen tatlı çalan müzik sandıkça Sırat bil kıldan ince düşersin yeterince
Koltuğunun altında hazır ise yalanın Nefretle yapar isen sen utanmaz talanın Ecel gelir eline bak nedir ki kalanın Sırat bil kıldan ince düşersin yeterince
Gezdiğin o yerleri neden viran eylersin Kimi kendine hayran kalmasını istersin Geçmiş birde yıktığın sen seyranda eylersin Sırat bil kıldan ince düşersin yeterince
Değil miyiz dünyada cümlemizde hep konuk Sanki senden başka tüm kulun niyeti bozuk Kendin bak var mı senden fazla niyeti bozuk Sırat bil kıldan ince düşersin yeterince
Kul Mehmet’im yaptığın gider bak çok ağrıma Neden kulak vermezsin Rahmanın çağrısına Merhametli ol sende dağıt ’ta sevabına Gönüller yıkmadıysan eğer geç sen güzelce