HalkSiir.Com Forum
  • * Yeni Şiir Ekle *


  • * Rastgele Şiir *


  • * TDK Sözlükler *





  • Türk Halk Şiiri Ve Şairleri

    Hecenin Adresi




    Mî'râc ve DUA

    Şair  Şair :  Mecit Aktürk  |  Yorumlar 0 Yorum | Okunma 2924 Okunma | Yazar Yazan: Eyvallah | 25 Mayıs 2014 02:00:07

    Yer: Sidretü’l Müntehâ! Az ötesi kudsî giz
    Mucizeyi tarife, kalem nâçar, dil âciz.




    MÎ’RÂC ve DUA


    Sevgili Peygamberimiz Muhammed Mustafa S.A.V. Efendimizin 63 senelik dünya hayatına atfen 63 beyit olarak kaleme alınmıştır.

    ***

    Kaynağı Kur’an ise, ayetse vecizenin
    Hikmeti yok sayanlar perişan eder aklı.
    Beyhûde bir gayrettir idrâki mucizenin
    Esbab-ı mûcibeler çok kez sırlarda saklı.

    ***

    MîRÂC ve DUA

    Yer: Sidretü’l Müntehâ! Az ötesi kudsî giz
    Mucizeyi tarife, kalem nâçar, dil âciz.

    O Âlemlere Rahmet, Kâinât’ın gülüydü
    Mî’râç, Resûl’u taltif, Rabbin bir ödülüydü.

    Geldiğinde müjdesi göklere davetinin
    Onikinci yılıydı henüz Risâletinin.

    Aylardan Recep ayı, yirmiyedinci gece
    Ameliyat gerekti; böyle buyurdu Yüce.

    Mübarek göğüsleri yarıldı itinayla
    Yıkandı zemzem ile, hayâ ile, senayla.

    Cebrâil’di cerrahı, kalbe eli daldıran
    içini îmân ile, hikmet ile dolduran.

    Hakk katına çıkacak Muhammed’imdi, nurdu
    "KÛN" deyince Yaradan, zaman ve mekân durdu.

    Aczinden bîhaberin akılsa güvencesi
    "Mî’râc" deyince susar; us bîtap düşer, şaşar.
    Sırrı murâd etmişse Kâinâtın Yüce’si
    Hâkikati kavramak aklın boyunu aşar.

    Bir olayı idrâke fakir kalırsa fikir
    Hikmete râm olan bir "Ebu Bekir" gerekir!

    Bir başkaydı o gece kutsal Mescid-i Haram
    Bu mekândan başladı Resûl’e izzet ikram.

    Vakit tamam olunca, binip ak bir Burağ’a
    Mescîd-i Aksa deyip, vardılar ilk durağa.

    Bağlayıp bineğini Beyt-ül Makdis önünde
    İlerledi namaz ’çün Aksa Mescid yönünde.

    Peygamber ruhlarının önünde oldu imam
    Ne tebessüm eksikti, ne saygıda ihtimam.

    Bir yol ki, ne taş vardı, ne bir engel, ne diken
    Yedi kat semâ vardı çıkılması gereken.

    Hazreti Adem ile başlayıp ziyarete
    Hazreti İbrahim’le erişti nihayete.

    Âşikâr oldu herşey; âhiret ve akıbet
    Boşa yaratılmadı cehennem dahi elbet.

    Kim görse gördüğünü, inkârcı neye düçâr
    Azâbı ifadeye her dil kalırdı nâçar.

    Bu davette cüzüydü belli ki imtihanın
    Vardılar kapısına Sidretü’l Müntehân’ın.

    Duraksadı Cebrâil, dedi; "buraya kadar"
    Buradan ötesine bir tek Sana izin var.

    Refref’le urûc etti, vardı Arş-ı Âlâ’ya
    Çıktı Rabbin Habîb’i Huzur-u Kibriyâ’ya.

    Müşâhede eyledi Cemâl-i Ilâhi’yi
    Gördü yalın gerçegi, ölümsüzü, sahiyi.

    Âlemlerin Rabbiyle konuştu vasıtasız
    Yakından öte yakın; perdesiz, inkitasız.

    Namazdı ikrâm olan ümmet için Resûl’e
    Bir ikram ki, tövbeye ve duaya vesile!

    Rabbin her hediyesi başımızın tacıdır
    Hakikatte her namaz Mü’min’in Mirac’ıdır.

    Ümmetin mükâfâtı Mîrâc’ta oldu âyan
    Cennetle müjdelendi Rabbine şirk koşmayan.

    Ayrıldı Hakk katından mededü inâyetle
    Bakara suresinden en son iki Âyetle.

    Refref’le döndü yine Cebrâil’e, Sidre’ye
    Ve birlikte yeniden, ölümlü yerküreye.

    İslâm’a dâvâ dedik, uğrunda olduk nefer
    Mahşer günü Resûl’üm, "Ümmetim" desin yeter.

    İşte böyle anlamlı, kudsî gece bu gece
    Buyrun şimdi duaya; ihlasla...hece hece;

    ***

    YÂ RABBi! BEN GELDiM...

    Yine dilime çile "keşke"lerim, "ah"larım
    Yine sırtımda heybem...içinde günahlarım.

    Dünyevî heveslerden sıyırdım sıdkı, soydum
    Miraç vesile deyip eşiğine baş koydum.

    Utancım sana âyan, anlatmama lüzum yok
    Senden af dileyecek, biliyorum, yüzüm yok.

    Dilencinim kapında aczimi ikrâr ile
    Fâ’şettirme cürmümü, mâlumu tekrar ile.

    Set çeksem de, Yâ Rabbi, şeytan ile arama
    Bir yolunu buluyor, basıyorlar yarama.

    Haykırırken ezanlar, beni beklerken salah
    Zayıf düştü iradem, tutukluk yaptı silah.

    Fâniliğe şahitken aynadaki suretim
    Daldım dünya zevkine, bağlandı basiretim.

    Ne zaman görse nefsim, göğsünü gere gere
    Belki binlerce kere seriverdi mindere.

    Harcadığım her nefes olsa da hebâ, ziyan
    Sen Settarsın, setreyle, hatamı etme âyan.

    Ey garipleri Duyan! Batsam da sıkça kire
    Tut elimden, yol göster, yardım et bu fakire.

    Batıl ile arama bend-i muhkem öreyim.
    Her zerreyi nazarda varlığını göreyim.

    Muhtâc etme kimseye, düşürme el ayaktan
    Ayırma doğruluktan, tevâzudan ve haktan.

    Evlat da vereceksen, hayırlı ver, asil ver.
    Ardımdan bir Fatiha okuyacak nesil ver.

    Tamahkârlıktan uzak, kanaatkâr kul eyle
    Dilimden döküleni gönül yapan bal eyle.

    Bakış ver ferâsetli; hayrı şerden ayıran
    Ne zulmeden olayım, ne zâlimi kayıran.

    Yere bassın ayağım; kibir dağlar aşmasın
    Dil adını anmaktan, bir an dahi şaşmasın.

    Öyle nüfûz etsin ki kalbime takvâ, verâ
    Irak olsun dilime, yalan, gıybet, iftira.

    Geçmesin bir tek lokma, haramsa boğazımdan
    Eksik etme huşûyu, tövbemden, namazımdan.

    Sen Tabib-el Kulûb’sun, sensin her derde devâ
    Öyle bir imân ver ki, ne hırs kalsın ne hevâ.

    Hasretle gül beklerken zakkum çiçek açmasın
    Bahar gelsin Yurduma, huzurumuz kaçmasın.

    Sarmadan bedenleri etkisi habis urun
    Kurtar bizi içinden fitne denen çukurun.

    Şehit kanı kokarken bu Vatanda her karış
    Serâb olmasın dostluk, kardeşlik, birlik, barış.

    Göklerde sancağıma hüzün gölge etmesin
    Kastı kötü olanın buna gücü yetmesin.

    Gör ki gözümde yaşım, damla damla nedâmet
    Sen Rahmansın Yâ Rahim, el amân, merhamet et!

    Rahmetinle yarlığa, kusurlarıma bakma
    Bana belâ bir ben var; beni bana bırakma!

    Alnımın akı ile her engeli geçeyim
    İman ile, Kur’an’la bu âlemden göçeyim.

    Telkinim verilirken, hitam bulmadan sabrım
    Cennet bahçelerinden bir bahçe olsun kabrim.

    Ne mahzûn bırak beni, mahşerde arasatta
    Ne de kaysın ayağım ince keskin sıratta.

    Çarpılmasın yüzüme sefil amel defterim
    İnâyet et, bağışla, Ey Rahmeti bol Kerim.

    Ayırma dostlarımdan, sevdiklerinle cem et
    Muttakî kullar ile, Velî’lerle hemdem et.

    Liva-ül Hamd altında bana da bir yer olsun
    Umduğuma nâil et; ne gam ne keder olsun.

    Haram kıl cehenneme, bedenimi yakmasın
    Resûl tutsun elimden, bir daha bırakmasın.

    Razıyım karanlığa günümün gündüzüne
    Varsın darlansın dursun ölüme dek bu ruhum
    Yeter ki doya doya bakayım gül yüzüne
    Şefaat-i Resul’den eyleme beni mahrum.

    Muhammed Mustafa’yı cennette bana yâr et
    Sevgimden selâmımdan rûhunu haberdâr et.

    Her Emr-i İlâhi’yi dimağıma tâc eyle
    Kıyam’ım, rükûm sana; secdemi Mî’râc eyle.

    Son dileğim, Yâ Rabbi, secdelere varırken
    Tüm günahım silinsin tan yeri ağarırken.

    Rahmetinle yarlığa, kusurlarıma bakma
    Bana belâ bir ben var; beni bana bırakma!

    Mecit AKTÜRK

    ***Sayfamı ziyaret eden siz değerli dostlarımın Mübarek Mî’râc kandilini kutlar, Rabbimden, bu gecenin tüm insanların, İslam Aleminin, müslümanların hayrına vesile olmasını, ülkemize birlik ve milletimize huzur getirmesini dilerim...***



    Mecit Aktürk Tüm Şiirleri



    * Şiirde gördüğünüz yazım hatalarını vs. düzeltmek için:
    Şiirin alt kısmında bulunan yorum yazma formundan Yorum yazınız...

    (c) Bu Şiirin her türlü telif hakkı Şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

    * Sitemizde bulunan şiirler,şairinden izin alınmadan
    ve kaynak gösterilmeden hiçbir şekilde kullanılamaz.

    Bu Şiiri Facebookta Paylaş:


    Facebook'ta paylaş
     | Puan: Henüz oy verilmedi / 0 Oy | Yazdırılabilir SayfaYazdır

    Yorumlar


    Henüz Yorum Yazılmamış


    Yorum Yazın

    Yorum Yazma Formunda İP Kaydı Uygulanmaktadır.
    Güvenliğiniz İçin E Posta Adresiniz Gizlenmiştir.
    ( Yorumlar Görüntülenirken Meiliniz gizli kalacaktır )



    KalınİtalikAltçizgiliLink  




    Arama Arama


    En Son Eklenen

  • Devamı..
  • iSTATiSTiKLER

    122 Şair ismi altında, toplam 3687şiir bulunmaktadır.

    Bu şiirler toplam7548609 defa okunmuş ve 777 yorum yazılmıştır.

    ZİYÂRETÇİ: